Star Gazetesi-ajanda-kültür sanat- Röportaj-Soner Can 22.4.2011

 

DERİNLİĞE ÜÇ BOYUTLU YORUMLAR

‘Derin’ sergisinde yer alan eserlerinde atık balık ağlarından yararlanarak 3D boyutlu ifadeler geliştiren ressam Semra Özümerzifon Avrupa’da Mevlevi ve semazenleri yorumladığı eserleriyle tanınıyor.

 

-Geçen yıl sizi Semazenler serginizle izlemiştik bu yıl bambaşka bir tema…

Semazenler temasını 2007 yılına kadar uzunca bir süre çalışmıştım, yurt dışında birçok şehirlerde yurt içinde de Ankara ve Konya da sergilemiştim. İstanbul’da ise son dönem semazenlerim hiç sergilenmemişti. 2007 aynı zamanda benim İsviçre’den Türkkiye’ye dönüş yaptığım ve yeni arayışlar içde bulunduğum yıldır. İstanbul’da geçen sene o sergi açıldığında ben zaten üç yıldır atık ağlarla farklı bir yaklaşım oluşturmaya ve yeni bir şeyler yaratmaya çalışıyordum.

-Bu temanın benzerleri var mı?

Bunlar üç yıllık çalışmanın neticesinde ortaya çıkan özgün çalışmalardır. Ben atık balık ağlarıyla çalışan başka bir sanatçı tanımıyorum. Yani kendi keşfettiğim ve bence çok zengin ifade olanakları sağlayan bir malzeme.

– Serginizdeki 3 boyuttan söz eder misiniz?

Atık balık ağlarını görünce beni heyecanlandıran bir şeyin farkına vardım. Geleneksel malzemelerle elde ettiğim renk ve dokuyu atık balık ağlarıyla elde edebilecektim ve bunu yaparken de haliyle bunun 3 boyuta taşınması kaçınılmaz olacaktı çünkü ağları tabaka tabaka çalışmak gerekiyordu.

-Atık balık ağları ile nereye işaret ediyorsunuz?

Bu kompozisyonların denizle balıkla veya balıkçılıkla bire bir ilgisi yok. Ancak yeni bir kimliğe bürünen atık balık ağlarının gene de çağımızda yaşanan problemlerin bir bölümü olan denizlerin ve suların kirlenmesi, küçük boy balıkların zamansız avlanılması türlerin tükenmesi, geri-dönüşüm ilkelelrine uyulmaması gibi sorunları da belirtmek istedim.

– Sanat hayatınızı yurt dışında sürdürüyorsunuz.

Sanatçının işi hiçbir ülkede kolay değil. İlgi ise çok yüksek, sanata çok değer veriliyor. Lozan Üniversitesine bağlı bir enstitü var, İsviçre’de üretilen bütün sanat eserleri araştırıp arşivliyor. Benden de açtığım bütün sergileri kendilerine bildirmemi istemişlerdi. Yurt dışı süreci Mevlevi tablolarını ağırlıklı olarak çalıştığım bir dönemdi ve bu tablolar yurt dışında büyük ilgi görüyordu. İsviçre ve Fransa’da özel koleksiyonlara girdi. Bir seferinde Fransa’da katıldığım bir fuarda genç bir yazar semazen tablolarımı gördüğü zaman ismimi romanında kullanabilmek için benden izin istemisti.

-Türk resmi ticari boyutta dünya piyasasında hak ettiği yeri almış mıdır?

Son 20 yılda bu açıdan bir ilerleme kaydedildi. İlk dönem ressamlarımızın tabloları şimdilerde hak ettikleri değerlere ulaştılar.

– Türk resmi için “120-130 yıllık mazisi var. Dünya ölçeğinde ancak bu kadar ilerleme sağlanabilirdi” fikrine katılıyor musunuz?

Amerikan resim tarihine bakacak olursak 300 sene gibi uzun bir süre tek tük yerel resim yapan ressamlar çıkmış. 1940 ların ortalarına doğru gerçek modern Amerikan resmi ortaya çıkmaya başladı. Ama bunun dünya çapında kabul görmesini Amerika’nın sanatçısını kollayan devlet politikalarına ve zengin bir kitlenin ortaya çıkmasına borçlu. Yani bu işin maziyle çok da fazla ilgisi yok.

<< Önceki Sayfa    Sonraki Sayfa >>

.