Çehre Oluşumları Üstüne Bir Dram Stratejisi -Sezer Tansuğ

1995 Cumalı Sanat Galerisindeki Sergi Üzerine

Geçmiş yaşantı deneyimlerinden birikmiş anılarla güncel yaşantı serüvenlerinin anlık titreşimleri, Semra Özümerzifon’un bazen soluk soluğa,bazen küçük şoklar, bazen de şaşkın ya da öfkeli bir sükuneti içeren figür atmosferinde biraraya gelmektedir. Anılarla gücel yaşantı serüvenlerinin anlık birimleri arasındaki bu gerilimin çehre ve figür deformasyonlarını belirleyen geçici işlevleri, sürekli devinimlerle değişip yeniden şekillenen bir düzen ilkesinin ipuçlarını taşır görünüyor. Çehre olusumlarında yaşam ve dünya gerçeklerinin her boyutuyla algılandığı süreçler, çığlık çığlığa ağızlar ve derin gözçukurlarının daima trajik bir söylemde karar kılmış ifadeleriyle tanımlanabiliyorlar. Ayın büyüdüğü bir gecede içine kapanan bir kıyı kasabası, dünyanın bir başka yöresinde yaşanan şiddet ve zulmün yankılarıyla şekillenmiş gibidir.

Figürde çağdaş deformasyon eğiliminin hangi koşullar altında gerçekleşebildiği sorusuna yanıtın tek olamayacağını herşeyden önce üslupların çokluğu belirler. Ancak bundan da önemlisi, kültür farklarının için için yaşamayı sürdürdüğü özel koşullarda, deformasyon yöntemlerinin birinden öbürüne değişir olmasıdır, Batı dünyasında nesnelerin asli geometrisini keşfe yönelmiş bir tahlil çabasıyla başlayıp kübist, konstrüktivist gelişmelere sahne olan deformasyon sorunu, bizim çağdaş dünyamızda benzer ilkeler az çok uygulanmış olsa bile, daha çok geçmişin figür semalarına baglı stilizasyon deneyimlerini çağrıştırıyor. Hangi akım çerçevesi içinde olursa olsun, biçimlendirme yöntemlerinin fiziksel ayrıştırma süreçlerinden çok soyut sema duyarlılıklarının algılandığı bir temasçı gözlem yaşantısıyla sınırlı olması da bu olgunun hemen yanıbaşında yer alır ve Semra Özümerzifon’un resimlerinde olduğu gibi, insancıl dramların ifadeci mesajlarını üstlenir.

Resimlerinde çehre oluşumlarının çarpıcı stilizasyonlarına öncelikli bir ağırlık tanıyan Semra Özümerzifon, haykıran ağızlar ve acılı gözlerle mesajın trajik boyutlarına ısrarlı bir biçimde, dikkat çekiyor ve sanatçı sorumluluğunun bilinciyle bu trajedinin Bosna Hersek’de yaşananlar bağlamında algılanmasını öneriyor. Özümerzifon’un çehre oluşumları ölümle yaşam arasındaki sınır yazgısının vurgulandığı ikili örneklerden hareket ediyor ve bu yazgının tek bir çehre oluşumu üzerinde sınandığı izlenimine yol açabilen stilizasyon çabalarına değin ulaşıyor. Normal ve kuşbakısı perspektif uygulamalrıyla bir Bodrum peyzajının özgün bir dram statejisine tabi kılınması gibi, çehreler ve diğer figüratif düzen oluşumları da daima biribirine aykırı gibi görünen unsurlar ya da biçimler arasındaki ilişkilerin bir tür sentezine yöneliyor.

Sezer Tansuğ

<< Önceki Sayfa    Tüm Haberler <<

.